Ne Mutlu Türküm Diyene

Blog

08.08.2011 17:55

Ağ Güvenliği İçin 10 Kural

Image and video hosting by TinyPic

 

1. Kurumsal ağ kaynaklarınızı iç ve dış tehditlere karşı korumak

Günümüzde kurumlar için yerel ağ kavramı artık, iç ağ/dış ağ ayrımı
yapılmaksızın, kurumdaki herhangi bir kişiye, herhangi bir yerden erişebilmek
anlamında genişlemiştir. Ama bu gelişime paralel olarak, güvenlik uzmanları da
ağlarına karşı olan tehditlerle başa çıkabilmek için daha komplike güvenlik
politikaları uygulamak zorunda kalmaktadır. Bu tehditleden en başta geleni,
önemli ağ kaynaklarını Internet’ten veya yerel ağdan gelebilecek muhtemel
saldırılara karşı korumaktır.

Ağ üzerinden erişim kontrolü, mevcut ağ kaynaklarını korumak için temel
yoldur. Ölçeklenebilir kapsamlı erişim denetimi kuralları sayesinde, ağ güvenliği
yöneticileri ağ bağlantıları için kaynak sistem, hedef sistem, ağ trafik türü ve
uygulama zamanını belirlemek suretiyle esnek ağ erişim hakları belirleyebilirler.

Ağ güvenliğini korumak tabi ki sadece spesifik kaynaklara erişim denetimi
sağlamaktan ibaret değildir. Bundan başka, komple bir ağ güvenliği çözümü
aşağıdakileri sağlamalıdır:

· Ağ kullanıcıların kimliklerinin belirlenmesi

· Aktarım esnasında veriyi şifreleme

· Kayıtlı IP’leri optimize şekilde kullanma

· Ağ trafiğinin tümünün içeriğine güvenlik politikasını uygulama

· Saldırıları gerçek zamanlı olarak belirleme ve önlem alma

· Denetim bilgilerinin tümünün kayıtlarını tutma


Ayrıca güvenlik politkası, kurum içerisinde kullanılan mevcut ve ileride
kullanılması muhtemel bütün uygulamalara tatbik edilebilmeli ve bağlantı
sorunlarına, ağ performans düşüklüklerine yol açmamalıdır.



2. Mobil ve uzak kullanıcılar için ağ bağlantısı sağlamak

Birçok şirket uzak kullanıcılarının bağlantıları için, büyük modem bağlantıları
gerektiren geleneksel uzaktan erişim çözümleri ve pahallı dial-up telefon
bağlantıları ile karşılaştırıldıklarında çok ekonomik çözümler sunan Internet
üzerinde geliştirilen ağ uygulamalarının farkına vardılar. Uzak ve mobil
kullanıcılarını kurumsal ağlarına Internet bazlı özel sanal ağlar (VPNler) aracılığı
ile bağlamak isteyen firmaların sayısı arttıkça, bu kritik bağlantıların
güvenliğinin sağlanması da büyük önem kazanmıştır.

Bilgilerinizin Internet gibi herkese açık ağlar üzerinden iletimi sırasında
güvenliğinden emin olabilmek için iki temel unsurun yerinde uygulanması
gerekir. Birincisi, hem uzak istemci, hem de kurumsal Internet ağgeçidi
seviyesinde mümkün olan en güçlü tanılama sağlanmalıdır. İkincisi ise, bütün
kullanıcı kimlikleri belirlendikten sonra, bütün veri trafiği gizlilik açısından şifreli
olarak iletilmelidir.

Hem tanılama hem de şifreleme uygulamaları, ağ güvenlik çözümü çerçevisinde
kesintisiz ve uyumlu olarak çalışmalıdır. Erişim denetimi gibi ağ güvenlik
kriterleri sanal özel ağ iletişimlerinde de çok önemli role sahiptir. Uzak bir
kullanıcının VPN ile kurumsal ofisine bağlantı kurması demek, buradaki tüm ağ
kaynaklarına erişim hakkı kazanması anlamına gelmemelidir.

Bir firma için uzak ağ bağlantı ihtiyacı arttıkça, ağ güvenlik yöneticileri
yönetilebilir ve kullanımı kolay VPN çözümlerine ihtiyaç duyarlar. Ve seçilecek
çözüm, kurulumu kolay, ileride eklenebilecek yüksek sayıda uzak kullanıcı
sayısını destekleyebilecek esneklikte, son kullanıcı için ise kesintisiz ve
transparan olmalıdır.


3. Internet’i kullanarak kurumsal veri iletişim masraflarını düşürmek

Güvenli ağ erişimi sağlamak amacıyla istemciler ve ağlar arasında kurulan VPN
bağlantıları pahalı çözümler oldukları için, firmalar uzak ofis bağlantılarını
sağlamak için Internet aracılığı ile ağlar arası veya bölgeler arası VPN
bağlantılarını tercih ederek tasaruufa giderler. Ayrıca herkese açık hatlar
üzerinden güçlü tanılama ve veri şifreleme özellikleri kullanarak, bilgi
güvenliğinden ödün vermeksizin ticari iletişimleri de sağlamak mümkün olur. Bu
sayede, frame-relay ve kiralık hatlara yüksek miktar yatırımlar yapmaya gerek
de kalmaz.

Gözden kaçırılmaması gereken bir konu ise, uzaktan erişim çözümü olarak güçlü
tanılama ve şifreleme teknolojileri seçildiği vakit, bu seçimin beraberinde yeni
güvenlik yönetimi zorlukları getirebilmesidir. Bu tip muhtemel zorlukları
yaşamamak veya minumum seviyeye indirgemek için, tüm VPN bağlantı
noktalarını merkezi bir konsol aracılığı ile yönetebilecek güvenlik çözümleri
tercih edilmelidir.

Internet üzerindeki VPN uygulamalarının sağladığı maliyet düşüklüğünün yanı
sıra, ağ iletişimlerini özel dedike hatlardan Internet üzerine taşınması,
beklenmedik performans düşüklüklerine ve erişim sorunlarına yol açabilir. Bu
yüzden, sanal özel bir ağ bünyesinde öncelikli bağlantılar için entegre
bantgenişliği yönetimi ve yüksek erişilebilirlik desteklenmelidir.



4. Güvenli bir extranet üzerinden iş ortaklarına ağ erişimi sağlamak

Kendinize ait ağ kaynaklarınızı (uzak ve mobil kullanıcılar, branch ofisler)
güvenli şekilde birbirine bağladıktan sonra, sıra kurumsal ağınızı extranet
uygulamaları aracılığı ile değerli iş ortaklarınıza ve müşterilerinize kontrollü bir
biçimde açmaya gelir. Endüstri standartlarında protokollere ve algoritmalara
bağlı kalarak gerekli extranet bağlantıları güvenli şekilde sağlanabilir. Ama bu
tür bağlantılar için kesinlikle tescilli teknolojiler tercih edilmelidir.

Internet bazlı VPN uygulamaları için kabul edilen standarda IPSec (Internet
Protocol Security) adı verilir. IPSec, şifrelenmiş ve tanılanmış bir IP paketinin
formatını ifade eder ve gelecek nesil IP iletişimi için gereklidir. Şifrelenmiş
anahtarların yönetimini otomatikleştirmek için genellikle IPSec ile IKE (Internet
Key Exchange) ile kullanılır.

Standart bazlı bağlantı kurulduğu zaman, dışardan erişecek kullanıcıların (iş
ortakları, özel müşteriler) ihtiyaçlarına göre özel haklar sadece ilgili ağ
kaynakları için tanınmalıdır. Kurumsal ağ kaynaklarının dışarıya açılma oranı
arttıkça, bununla ilgili uygulanması gereken kapsamlı güvenlik politikası da
periyodik olarak revize edilmelidir.



5. Kurumsal ağınızın yeterli performansa, güvenilirliğe ve yüksek erişilebilirliğe
sahip olması


Kurumsal ağ bağlantılarında artan Internet kullanımının doğal sonuçlarından biri
olan ağ tıkanıklıkları sonucu kritik uygulamalarda performans sorunları
yaşanabilir. Ortaya çıkabilecek bağlantı hataları, ağgeçidi çökmeleri, ağ
bağlantı gecikmeleri ve diğer performans düşüklükleri neticisinde firmalar büyük
ekonomik kayıplar yaşayabilirler.

Internet ve Intranet hatlarının gereğinden fazla istemci ve sunucu tarafından
kullanılması sonucu, trafik miktarına göre bağlantı kopuklukları, zayıf ‘response’
zamanları ve yavaş Internet kullanımı sorunları ile karşı karşıya gelmek
normaldir. Bu gibi durumlarda, sınırlı bantgenişliği üzerinde mevcut hattı aktif
olarak paylaştırmaya yönelik bir yönetime gidilmelidir.

Eğer yerel ağınız bünyesinde yoğun trafik yaşanıyorsa, birçok kaynağınız
(halka açık popüler bir Web sunucusu gibi ) negatif yönde etkilenebilir. Bir
uygulama için bir sunucuya güvenmek, zayıf ‘response’ zamanlarına hatta
bağlantı kopukluklarına yol açabilir. Sunucu yük dengelemesi bir uygulama
sunucusunun işlevini birçok sunucu üzerine dağıtarak ölçeklenebilir bir çözüm
sağlar. Bu yolla ayrıca, sunucular üzerindeki performanslar da arttırılmış olur.

Performansın yettiği durumlarda dahi, ağgeçidi seviyesinde meydana
gelebilecek bir hatayı tolere edebilecek güvenli bir ağ altyapı sistemi
oluşturulmalıdır. Günümüzde artık çoğu kurum, ağgecidinde yaşayacakları anlık
erişim sorunları yüzünden dahi büyük mali kayıplar yaşaycaklarından emin
olarak yüksek erişilebilirliği destekleyen ağ güvenlik ürünlerini tercih
etmektedir.

Yüksek erişilebilirliği destekleyen ürünler hem yazılım, hem donanım bazında
yedeklemeli sistemler ile yüzde yüze yakın seviyelerde erişilebilirliği garanti
ederler. Bir sorun meydan geldiği zaman, yüksek erişilebilirliği sağlayan
bileşenler ağınızın güvenli olmasını sağlamalı ve son kullanıcıya tamamen
transparan şekilde devam ettirilmelidir. Gerçek etkili çözümler sunacak ağ
yöneticileri, iç ve dış kullanıcılarına daimi güvenilir servisler sağlamalıdır.



 

6. Kullanıcı bazında güvenlik politikalarını ağ seviyesinde uygulamak

Kurumsal ağ konseptinin genişlemesi, birçok ağ için kullanıcı, uygulamalar ve IP
adres kullanımı sayılarında aşırı artışlara yol açmıştır. Bu tür dinamik ağ
ortamlarında emniyetli ağ politikalarının uygulanması, kullanıcı bazında güvenlik
politikalarının oluşturulmasıyla sağlanır. Bu politikalar çerçevesinde, ağ
kullanıcıları için kişisel erişim denetimleri, tanılama prosedürleri ve şifreleme
parametreleri belirlenir. Yüksek miktarda kullanıcı bilgisi içeren bu uygulamalarla
uğraşmak ağ ve güvenlik yöneticileri için bazen kolay olmayabilir.

Kullanıcı seviyesinde güvenlik bilgilerini ölçeklenebilir şekilde merkezi bir yerde
depolamak için LDAP protokolü kullanmak en uygun çözümdür. LDAP
sayesinde, bütün kullanıcı bilgileriniz tek bir veritabanında tutulup diğer ağ
uygulamaları tarafından paylaşılır. Bununla birlikte ağ ve güvenlik yönetimleri
paralel çalışarak güvenlik ile ilgili zaman harcatıcı rutin prosedürlerin aşılması
sağlanır.

Güvenlik denetimlerini en üst düzeyde tutmak için kullanıcı seviyesinde
uygulanan güvenlik politikaların kayıtlarının tutulması ve bunların denetlenmesi
gerekir. Kişisel güvenlik politikalarının uygulandığı ortamlarda DHCP
protokolünün kullanılması etkili bir yol değildir. Bunun sebebi IP adres
atamalarının dinamik olarak yapılmasıdır.



7. Ağınıza karşı yapılan atakları ve şüpheli aktiviteleri anında algılamak ve
bunlara cevap vermek


Kurumsal ağ güvenliğinizi ancak ağınızı ve kullanıcılarınızı korumak için
uyguladığınız güvenlik politikaları belirler. Ağ korumanızı devamlı olarak ayakta
tutmanın yolu yetkisiz aktiviteleri gerçek zamanlı olarak tespit etmektir.

Etkili bir saldırı tespit sistemi, atak ve şüpheli ağ aktivitelerini yetkin bir şekilde
tespit ederek kurumsal ağ güvenliğinizin bir bacağını oluşturur. Ama bu
istenmeyen trafiğin sadece saptanması yeterli değildir. Kullandığınız saldırı
tespit uygulaması öte yandan belirlenecek bu tür istenmeyen bağlantılara
anında yanıt verebilmeli ve ağ kaynaklarına yetkisiz erişimi engellemelidir.

İyi dizayn edilmiş bir saldırı tespit uygulaması, gerçek zamanlı karşılıklara ek
olarak kapsamlı kayıt tutabilme, komple denetim ve gerektiğinde ilgili kişileri
ikaz edebilecek gelişmiş uyarı mekanizmalarına sahip olmalıdır.



8. Ağınızın IP adres altyapısını güvenli ve etkili bir biçimde yönetmek

Ağlar üzerindeki kullaınıcı ve uygulama sayısı arttıkça, ağ cihazları ve
kullanıcıları için gereken IP adres adres sayısı gittikçe daha çok artmaktadır.
Buna paralel olarak da hızlı gelişen ağlarda IP adres ve isim alanı yönetimi
zorlaşmaktadır.

Eskisi gibi her bilgisayar ve ağ cihazının IP adres konfigürasyonunu manuel
olarak kontrol etmek artık uygulanmamaktadır. Bunun sebebi, bu tip bir
yönetimin günümüz ağları üzerinde hataya açık, zahmetli ve entegrasyon
eksikli bir yapı oluşturacak olmasıdır. Böyle bir yapı da doğal olarak çok pahalı
olmasının yanında, merkezi kontrol, ölçeklenebilme ve güvenilirlikten uzak
olacaktır.

Kurumsal bazlı IP ağ altyapınız için merkezi idare ve esnek yönetim sağlayan IP
adres yönetim çözümleri ancak genel ağ altyapısı ile tamamen entegre
olduklarında güvenlik politikaları için optimum kullanılmış olurlar. Daha spesifik
olmak gerekirse, dinamik paylaşımlı dahi olsalar, mevcut IP adreslerini
kullanıcılara birebir olarak eşlemek kullanıcı bazlı daha güçlü çözümler
yaratmayı sağlayacaktır.



9. Entegrasyona yönelik açık platform güvenlik çözümleri kullanmak

Ağ güvenlik yöneticileri, korudukları ağ üzerinde kullanacakları yazılım
uygulamaları ve ağ altyapısında kullancakları donanımları baş döndürücü bir
devinim içinde gelişen bilişim teknolojileri pazarından seçmektedirler. Bu
noktada dikkat edilmesi gereken husus, bütün ürünlerin birbirleri ile teknik
olarak entegrasyon sorunu olamaksızın yüksek performans ile çalışması
gerekliliğidir.

Alternatif olarak, seçeceğiniz çözümleri geniş yelpazede çalışan üretici tek bir
firmadan temin edebilirsiniz. Bu sayede ürünlerin sistemleriniz üzerinde
entegrasyon sorunu olmadan çalışacağından emin olabilirsiniz ama bu aşamada
da tercih edebileceğiniz uygulama sayısında daralma yaşarsınız. Bütün güvenlik
ihtiyaçlarınızı temin edebilecek spektrumda hizmet veren tek bir üretici firma
bulmanız pek muhtemel değildir.

Ağ güvenliği için tercih edeceğiniz çözümler neler olurlarsa olsun, hepsinin
seçiminde açık mimari platformu destekleyecek çözümler olmalarına dikkat
edilmelidir. İyi tanımlanmış arayüzlere sahip açık bir mimari, genel güvenlik
politikası çerçevesinde kullanılacak bütün ürünlerin birbirleri ile sorunsuz
çalışmasını sağlayacaktır. Buna ek olarak size özel ağ güvenlik ihtiyaçları
yaratmanız için uygulama programlama arayüzleri (API’ler) kullanılabilirsiniz.


10. Güvenli bir ağa sahip olmanın maliyet ve zahmetlerini azaltmak

Kurumsal ağınızın güvenliğini sağlamak için, seçtiğiniz çözümleri yönetecek ve
denetleyecek kişilere önemli miktarda ücret ödemek durumundasınızdır. Bu
yüzden bu kişilerin işlerini, entegre konsollar üzerinden merkezi olarak idare
edebilecekleri çözümler tercih edilmelidir. Böylelikle büyük bir kurumsal ağ için
dahi, tek bir kişi ağ güvenlik yöneticisi olarak ağ güvenliği denetimi yapabilir.
Bundan başka güvenlik politikasında meydana gelecek çözümleri bütün
uygulama noktalarına hemen aktarmak gerekir...
03.08.2011 15:49

Bu virüsleri hiç duymuş muydunuz?

Image and video hosting by TinyPic

 

 

Virüsleri, solucanları, trojanları duymuş olabilirsiniz, peki ya bu saldırıları hiç duydunuz mu?

Hemen hemen hepimiz solucanlar, trojanlar, olta saldırıları gibi bilgisayarınıza bulaşıp verilerinizi çalmaya çalışan güvenlik tehditlerini ve saldırılarını duyduk. Peki ya bluebugging, smishing ve scareware terimlerini hiç duydunuz mu?

Zararlılar zaman zaman oldukça can sıkıcı olabiliyorlar. Diğer taraftan da güvenlik araştırmacılarının bu sıkıcı ve bazen hasar verici kodlara verdiği isimler gerçekten ilginç.

Bu konumuzda büyük ihtimalle hiç duymadığınız bu saldırı isimlerini ve yaptıklarını ele aldık. İşte açıklamalarıyla ve kaşifleriyle birçoğumuzun hiç duymadığı 9 bilgisayar saldırısı!

Smishing, Botnet, BlueBugging :

Smishing:

Smishing veya ’SMS Phishing’, mobil telefonları hedef alan bir saldırı türü. Bu saldırıda kurbanın telefonuna içerisinde bir bağlantı bulunan kısa mesaj gönderiliyor ve telefon otomatik olarak sahte bir siteye yönlendiriliyor.

Botnet (Zombi PC’ler):

Robot ve Network kelimlerinin birleşimi olan Botnet, sahiplerinin şüphesini çekmeyen ancak spam, zararlı veya virüsler içeren e-postaları diğer bilgisayarlara ileten internet bilgisayarlarına verilen isim. Bu bilgisayarlar ’zombi’ olarak da adlandırılıyor. Hizmeti engelleme (DoS) saldırıları genellikle binlerce zombi PC’den faydalanıyor.

BlueBugging:

İlk olarak Malezyalı bir IT profesyoneli tarafından başlatılan BlueBugging, becerikli bir hacker’ın Bluetooth’u kullanarak bir cep telefonuna yasadışı olarak bağlanması demek. Bu saldırıda genellikle kullanıcı telefonuna yapılan saldırının hiç farkında olmuyor. Bu tür bir açık kullanılarak telefon araması yapmak, SMS mesajlarını okuyup göndermek, telefon rehberi girdilerini silmek, görüşmeleri kesmek ve diğer zararlı etkinliklerde bulunmak mümkün.

Pod slurping, ransomware, scareware :

Pod Slurping:

Amerikan güvenlik uzmanı Abe Usher tarafından keşfedilen Pod Slurping, iPod’unuz veya herhangi bir taşınabilir USB depolama cihazınızdan büyük sayıda dosyayı bilgisayarınızdan kendisine kopyalıyor. Erişim genellikle bilgisayarın başında kimse yokken sağlanıyor ve işlem 65 saniye kadar sürüyor.

Ransomware:

Bilgisayarı neredeyse kullanılmaz hale getiren ve tekrar erişebilmek için kullanıcıdan para isteyen program. Bu tür zararlıların bilgisayarı bir bakıma ’kaçırdığını’ söyleyebiliriz.

Scareware:

Bilgisayarınızı onaracağını iddia ederek kullanıcıyı indirmeye ikna eden yazılımlara scareware deniyor. Scareware programları, genellikle sahte bir sistem taraması gerçekleştiriyor ve kullanıcıya onarılması gereken bazı sorunlar veya kaldırılması gereken bir zararlı listesi gösteriyor. Bu sorunların giderilmesi için programın tam sürümünü satın almanızı isteyen Scareware yazılımı, bunun için bir ücret talep ediyor.

Sidejacking, black hat, white hat :

Sidejacking:

Sidejacking, web sitelerine özel hesaplarınıza erişim sağlamak için kullanılan bir hack’leme tekniği. Web siteleri parolalarınızı şifrelese de size şifrelenmemiş bir ’session-id’ gönderir. Bu session-id, URL içerisinde veya HTTP çerezi içerisindeki rastgele bir veridir. Session-id’yi bulan bir hacker, bunu kullanarak ilgili hesaba erişim elde edebilir.
Black Hat:

’Black hat’ hacker’ları, bilgi sistemlerine izinsiz olarak girmekte uzmanlaşmış olan kişilere verilen addır. Bu hacker’lar bilgisayarları kâr, eğlence veya politik amaçlar için kullanabilirler.

White Hat:

Bir ’White hat’ hacker’ı, bir bilgisayar sisteminde bulunan açıklara zararlı bir saldırı düzenlemek yerine, zayıflığı ortaya çıkarır ve ağı yersiz saldırılara karşı korur. Terim, beyaz şapkalı kovboyun kahraman, siyah şapkalının ise kötü adam olduğu eski batı filmlerinden alınmıştır.

Herkesin bildiği terimler: Worm, trojan, phishing :

Worm (Solucan):

1979’da Xerox Palo Alto araştırma merkezinde ortaya çıkan terim, ilk olarak bilgisayar programlarını daha etkin çalıştırmak için tasarlanmıştı. Ancak sonradan bilgisayarlardaki tüm verileri değiştirebilecek veya silecek şekilde değişti.

Trojan Horse (Truva Atı):

Bu yıkıcı araç kendini zararsız bir uygulama gibi tanıtır. Trojan’lar kendini çoğaltma özelliğine sahip olmasa da bilgisayar virüsleri kadar yıkıcı olabilirler. Bir Trojan Horse veya Truva Atı, bilgisayarınızda bir arka kapı açarak ona virüs bulaşmasına veya hacker’ların PC’nizi denetlemesine izin verebilir.

Phishing (Olta Saldırısı):

America Online hesaplarını kullanıcıları kandırarak çalan hacker’lar tarafından ortaya çıkartılan terim oldukça eski. Saldırıyla hedeflenen bilgiler arasında kullancı adları, parolaralar, banka bilgileri ve kredi kartı numaraları var. Bu saldırı genellikle bir kullanıcıya yasal bir şirketten geldiği izlenimini veren bir e-posta göndererek veya kullanıcıyı yasal gibi görünen ancak yasal olmayan bir web sitesine yönlendirerek gerçekleştiriliyor.
Script kiddies, keylogging, sosyal mühendislik:

Script Kiddies:

Marcus Ranum tarafından ortaya çıkartılan terim, yetenekli hacker’lar tarafından genç veya tecrübesi az ancak yine de tehlikeli hacker’ları açıklamakta kullanılıyor.

Keylogging:

İlk olarak 1983’te Perry Kivolowitz tarafından bir Usenet haber grubu için tasarlanan Keylogging, zamanla çok yaygın bir hale geldi. Keylogging, internet bağlantısı yoluyla klavye girişlerini kaydetmek anlamına geliyor. Bu tür programlar her zaman yasadışı olmayabiliyor ve çocukları izlemede kullanılabiliyor.

Social Engineering (Sosyal Mühendislik):

Türkçesiyle sosyal mühendislik adı verilen saldırılar, kullanıcıyı yasa dışı bir şekilde özel verilerini açığa vurması konusunda ikna etmek anlamına geliyor. Kurbanların açığa çıkardığı veriler genellikle bir bilgisayar ağına saldırmakta kullanılıyor.

Crapware:

Bilgisayarın sabit diski ve belleği gibi değerli kaynaklarını kullanan programlara Crapware adı veriliyor. Terim ilk olarak Marc Orchant tarafından ZDNet blog’unda ortaya çıkartılmış. Crapware, sisteminizi satın almadan önce ona yüklenen programlar olabileceği gibi, internetten kullanıcı farkında olmadan yüklenen programlar da olabiliyor.

Not : Burada Sizlere verilmiş olan bu bilgiler sadece bilgilendirme amaçlı olup herhangi bir azmettirme söz konusu değildir.

03.08.2011 15:44

Ay'ın yüzeyindeki gizemli krater!

 

Image and video hosting by TinyPic

 

 

Ay'ın yüzeyi üzerindeki kraterlerin sayısı oldukça fazla. Ancak bunlardan bazıları değişik geometrileri nedeniyle araştırmacıların ve gök bilimcilerin dikkatini çekebiliyor. İşte Ay'ın etrafında dönen gözlem kamerasının yakaladığı bir krater de bu özel kraterlerden bir tanesi.

Arizona State Üniversitesi'nden James Ashley, bu büyük kraterin 1967'de Ay'a gönderilen bir uzay mekiği tarafından yapılmış olabileceğini söylüyor. Kelebek şeklindeki bu krater, NASA'nın Lunar Orbiter 2 isimli uzay mekiği tarafından açılmış olduğu düşünülse de bazı araştırmacılar yalnızca birkaç metre uzunluğundaki bir uzay mekiğinin bu denli büyük bir krater açmasının zor olduğunu düşünüyor.

Araştırmacılar şu anda kraterin tam olarak geometrisini ölçebilmek için çalışmalarına hız vermiş durumda.

14.07.2011 19:31

Kuzey Irak'a operasyon yapılabilir

 

Image and video hosting by TinyPic

 

Terör örgütünün 13 askerimizi şehit etmesi sınır ötesi operasyon seçeneğini gündeme getirdi. Başbakanlık'taki toplantıda bu konu da ele alınıyor

 

 

Eli kanlı terör örgütünün 13 askerimizi şehit ettiği haberi Genelkurmay Karargahı'na bomba gibi düştü.

Genelkurmay Başkanlığı, hain saldırının gerçekleştiği Silvan çevresini abluka altına aldı. Sikorsky helikopterlerle ve zırhlı araçlarla komandoları bölgeye sevk eden Genelkurmay Karargahı, saldırıyı düzenleyen PKK militanlarının peşine düştü.

Şimdi Ankara'da sınır ötesi operasyon tartışılmaya başlandı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'taki kamplardan ülkeye sızan teröristleri imha etmek için sınır ötesi operasyon seçeneğini masaya yatıracağı belirtiliyor. Ancak sınır ötesi operasyon için siyasi karar gerekiyor.

Başbakanlık'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki zirvede bu konunun da konuşulduğu belirtiliyor. Dolayısıyla Kuzey Irak'ta yuvalanan terörist grupların imha edilmesi için düğmeye basılması da toplantının ana gündemini oluşturuyor.

Bölgeye Diyarbakır ve çevresinden de binlerce asker sevk edildi.

 

02.07.2011 23:49

Türklerden çevirmenli sosyal ağ

Image and video hosting by TinyPic

 

Sosyal ağların altın çağında yaşadığımız bu dönemde hemen hergün yeni bir site daha yayına başlıyor. İşte bu konudaki en ilginç fikirlerden biri ve sundukları.

 

Facebook ile birlikte hayatımıza yerleşen sosyal ağ kavramı, artık Google kadar internetin önemli bir parçası haline geldi. Kullanıcılar mutlaka bu sitelere üye olup yeni arkadaşlarla tanışıyor ya da mevcut tanıdıklarıyla olan ilişkilerini artırıyor.

Dünya çapında milyonlarca kişinin kullandığı sosyal ağ kavramının aslında temelinde bir sorun var. Tüm dünya bu siteler sayesinde bilgi paylaşımı yaparken ortaya çıkan dil sorunu nedeniyle bu içerikleri çok az kişi anlayabiliyor.

Bu yabancı dil sorununa bir grup Türk girişimci çözüm bulmak için yeni bir sosyal ağ sistemi oluşturdu. Godudu.com adlı sitede, sohbet bölümü ve site içerisinde yazılan tüm yazılar otomatik olarak kullanıcıların anadiline çevriliyor.

Bu büyük çeviri işini ise Google Translate benzeri programlar sunmuyor. Kullanıcılar bildikleri dillerdeki kelimeleri çevirerek sitenin sözlük kapasitesini genişletebiliyor. Godudu'ya üye olduğunuz zaman sistem size çeviri yapabileceğiniz dilleri soruyor.

Çeviri Sistemi Nasıl Çalışıyor?

Siteye ulaşmak için tıklayınız..

Teknoloji sitesi ShiftDelete.Net'in haberine göre, yaptığınız seçimlere göre ise isterseniz çeviri sistemine girerek buradaki anlık konuşmaları ya da mesajları çevirebiliyorsunuz. Bu çeviriler otomatik olarak sisteme kaydediliyor. Böylece her seferinde yeni bir çeviri yapmak yerine sistemde onaylanmış olan düzgün çeviriler kullanılıyor.

Sitenin çeviri bölümünde ise kişiler arasındaki konuşmalar gözükmüyor. Sadece tercüme edilmesi gereken yabancı cümleler özel bir bilgi bankasında toplanıyor. Şimdilik 30 bin üyesi olan godudu.com, sohbet bölümünde yüzde 100 Türkçe çeviri vadediyor.

Site yöneticilerine yönelttiğimiz sorular üzerine önümüzdeki aylardan itibaren, Godudu'nun platform üzerinde paylaşılan her kelimeyi dilimize çevireceğini öğrendik.

(ShiftDelete.Net)

Sizce bu site tüm dünyada yaygın bir sosyal ağ platformu olacak mı?

24.06.2011 11:24

Tatilinizi virüssüz geçirmenin 5 yolu

 

 

 

 

Okullar tatile girdi. Pek çok öğrenci, tatilinin bir bölümünü bilgisayar başında geçirecek.

 

 

Ancak dijital dünyanın pek çok tehlike ile dolu. Bunu hatırlatan ESETTürkiyeGenel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu, huzurlu birtatiliçin tüm anne-babaları ve öğrencileri dikkatli olmaya çağırıyor.

“Çocuklarınız da, siz de bunları bilin“ diyen Akkoyunlu, alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyor:

1. Linkler sizin arkadaşınız değildir

BirFacebooklinkine tıklayarak PC’nize virüs bulaşmasına yol açabilirsiniz. Siber suçlular 600 milyondan fazla Facebook kullanıcısının ilgisini nasıl çekeceğini oldukça iyi biliyor. Bu nedenle zararlı aktivitelerini yaymak için “Gördüğünüz en komik video” veya “... filminin hiçbir yerde olmayan görüntüleri”, “Youtube‘a kolayca girin” gibi ilgi çekici linkler kullanırlar. Bu linkler Facebook’ta duvar yazısı olarak bir arkadaşınızdan geliyormuş gibi görünür ve sizi buna tıklamaya teşvik eder. Bu tür linklerden korunmak için her gördüğünüz linke doğrudan tıklamak yerine öncelikle bu linkin gerçekten ilgili kişiden geldiğine emin olun. Ayrıca sisteminizdeki antivirüsün güncel olup olmadığını ve web korumasının açık olup olmadığını da kontrol edin. Eğer bu korumalar tam ise bu yazılımlar linki kontrol edeceği için tehlike azalıyor demektir. Ancak yine de bu türden çok çekici genel başlıklar içeren linklere şüpheyle yaklaşmak iyidir. Bu konuda çocuklarınızı uyarın.

2. PC’nizi en yeni antivirüs ve işletim sistemi güncellemeleri ile koruma altına alın

Eğer sisteminizi güncel tutmuyorsanız, pek çok tehlikeye de açık bir hedef olduğunuzu bilmelisiniz. Windows’u, Adobe Reader, Flash, iTunes ve benzeri gibi uygulamaların güncellemelerini yakından takip etmeli ve bunları güncel tutmalısınız. Bu işlem online güvenliğiniz için temel teşkil eder. Ayrıca bir güvenlik yazılımı (genel olarak antivirüs yazılımı) kullanmalı ve bunu da güncel tutmalısınız.

3.Yazılımyüklemelerine “hayır” deyin

Eğer girdiğiniz herhangi bir web sitesi sizden bir yazılım yüklemenizi istiyorsa; örneğin özel bir codec ya da özel bir download programı gibi cevabınız “hayır” olsun. Çünkü pek çok zararlı yazılım (virüs,truva atı, solucan gibi) bu şekilde yayılmaktadır. Bu tür durumlarda güncel antivirüs yazılımınız dosyanın güvenilirliği konusunda size önemli derecede yardım edecektir. Eğer gerçekten bir yazılıma ihtiyacınız varsa, Google’da arama yaparak ya da güvendiğiniz birilerine danışarak, güvenilir kaynaklardan yazılımları yükleyebilirsiniz. Bunların dışında sisteminize bilmediğiniz yazılımları kesinlikle yüklemeyin.

4. Çocuğunuzun neleri paylaşabileceğine dair açık sınırlar çizin

Pek çok çocuk, Facebook hakkında istediğinizden daha çok şey biliyordur. Nasıl uygulama ekleyip sileceğini veya bir kullanıcıyı nasıl bloklayacağını bilir. Ayrıca kendi fotoğraflarını arkadaşlarının arkadaşlarıyla nasıl paylaşacağını bile bilir. Ancak neyi paylaşmaması gerektiğini büyük ihtimalle bilmiyor olabilir. Bu nedenle çocuklarınızın e-posta adresi, telefon numarası, ev adresi gibi özel bilgileri genel ile paylaşmadığından emin olun. Ayrıca tatil gibi günlük planlarını, ebeveynlerinin evde olup olmadığı gibi kötüye kullanılabilecek bilgileri paylaşmamaları gerektiğini bilmeliler. Çünkü sosyal ağlarda tam olarak bu bilgileri ne türden insanlarla paylaştığınızı bilmeniz mümkün değildir. Bu bilgileri herkesin ulaşabileceği bir yere koymanın nasıl sonuçlara yol açacağını iyice anlatmanız gerekir.

5. Eğer onları yenemiyorsanız onlara katılın

Çocuğunuzun hangi sosyalmedyasitelerini kullandığını bilmelisiniz. Eğer vaktiniz varsa kendiniz bir profil oluşturup, bu sitede çocuğunuzun arkadaşı ve takipçisi olarak kendinizi ekleyin. Sizin için çok değerli olacak bu işlem, site başına ortalama 5-10 dakikanızı alacaktır. Bu sayede bu tür sitelerde çocuklarınızın kiminle arkadaş olduğunu neler paylaştığını yakından takip edebiliyor olacaksınız ve sonuç olarak bu siteleri daha verimli kullanmasını sağlayabileceksiniz.

 

 

Image and video hosting by TinyPic

19.06.2011 12:30

İnternet Konusunda Çocuklar Bilinçlendirilmeli

Image and video hosting by TinyPic

 

Teknoloji Bilgilendirme Platformu ve İnternet Kurulu Başkanı Serhat Özeren, Dünya Çocuk Günü’nde çocukların sanal dünyadaki güvenliği için önerilerde bulundu.

 

1 Haziran dünyanın birçok ülkesinde Uluslararası Çocuk Günü olarak kutlanıyor. Dünya çocuklarının refahını ilgilendiren konulara odaklanılan bu anlamlı günde, çocukların sanal dünyadaki mutluluğu da çağın vazgeçilmez unsuru olarak karşımıza çıkıyor. İnternet Kurulu Başkanı Serhat Özeren, bu anlamlı günde çocukları sanal dünyada koruyabilmek için önerilerini açıkladı.

İnternet Kurulu Başkanı Serhat Özeren 1 Haziran Uluslararası Çocuk Günü’nün, dünyanın pek çok yerinde eğlenceli etkinliklerle kutlanarak öne çıktığını belirtirken, bilgisayar karşısında giderek daha çok zaman geçiren çocukların internetin zararlı yanlarından korunmalarının öneminin de unutulmaması gerektiğini söyledi. Ailelerin bu konudaki endişelerine değinen Serhat Özeren, “Çocukların güvenli internet kullanımında bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları oldukça önemlidir. Bu anlamda, güvenli internet kullanımı okullarda işlenerek, çocukların interneti kullanım alışkanlıkları iyileştirilmelidir. İnternet Kurulu olarak, güvenli internet konusunun Milli Eğitim Bakanlığı sosyal bilgiler müfredatı içine alınarak, ders olarak okutulması çocukların sanal dünyadaki güvenliğine ve bilinçlendirme çalışmalarına çok katkı sağlayacağını düşünüyoruz” değerlendirmesini yaptı. Güvenli internet kavramı derken aynı zamanda sosyal güvenlikten de söz edildiğini dile getiren Özeren, internetin sanal bir ortam olmasından öte hayatın gerçeği olduğunu kabul etmek gerektiğini belirtti.

Türkiye’de sosyal ağları kullanım yaşının 7 olduğunu dile getiren Özeren, bu konuda dikkat edilmesi gereken hususlar olduğunu belirterek, ailelerin çocuklarına interneti yasaklamanın çare olmadığını, çocukların internet kullanımı konusunda aileler tarafından dikkat etmesi gereken bazı noktalar olduğunu söyledi.

Serhat Özeren, çocukların ve ailelerin çevrimiçi güvenliği için şu önerilerde bulundu:

Güvenli İnternet İçin Öneriler

-İnternet modemlerinin şifrelenmesi

-Şifrelerin paylaşılmaması

-Kolay ve elde edilebilir şifrelerden kaçınılması

-Sosyal paylaşım ağlarında kişisel bilgilerin paylaşılmaması

-Çocuklarının sosyal paylaşım sitelerinde arkadaşlarının kim olduğunun kontrol edilmesi

-Çocukların interneti kullanım zamanlarını kontrol etmeleri ve bu konuda sınırlayıcı süreler tanımaları

-Çocuklarının internette nerelerde dolaştıklarını kontrol etmeleri

-Antivirüs programlarının kullanılması

-Orijinal Yazılım kullanılması

-Bilgisayar yazılımlarının sürekli güncellenmesi

-Bilgisayar güvenliğinin sağlanması

-Tarifelerin bilinçli seçilmesi.

Çocukların İnterneti Güvenli Kullanmaları İçin Öneriler

-İnternet sanal bir ortam olduğu kadar hayatın kendisidir

-İnternet ortamında kesinlikle anne, baba isimleri, ev adresi, telefon numarası bilgilerinin verilmemesi

-Kişisel bilgilerin gizliliğinin sağlanması

-Sesli sohbetin akılıca kullanılması, tanımadıkları kişilerle hiçbir şekilde sohbet yapılmaması

-Uygun giriş isimleri seçilmesi

-İnternette geçirilen zamanın kontrol edilmesi

-Karşılaşılan sorunlarda ailelerin haberdar edilmesi

-Sosyal paylaşım ağlarında kişisel bilgilerin paylaşılmaması, tanımadıkları kişileri arkadaş olarak kabul etmemeleri

14.06.2011 12:14

UNUTULMAYAN YUTMALAR

UNUTULMAYAN YUTMALAR

Büyük balığın küçük balığı yuttuğu bu olaylar hiç unutulmadı: İşte tarihe geçen "yutma" olayları...

Microsoft, geçtiğimiz Salı günü Skype'ı tarihindeki rekor bir fiyatla, 8.5 milyar dolara satın aldı. Şirketin buna tek yaklaşan alımı ise 6.3 milyar dolarla aQuantive.

Bu satın almanın Microsoft ve Skype için neler getireceğini ancak zamanla göreceğiz. Bu arada, Skype kullanıcıları, ücretsiz hizmetin Microsoft altında devam edip etmeyeceğinden de endişeli. Bunu da zaman gösterecek, bildiğimiz tek bir şey var: dev satın almaların hiç biri, ilk fiyatı kadar değerli kalmıyor; hem satın alanın, hem de alınanın fiyatını düşürüyor.

Microsoft, 86-DOS'u SCP'den satın aldı.

Tarih: 27 Temmuz 1981

Fiyat: 75.000 dolar

Lisanslı kişisel PC işletim sistemi konseptini MS-DOS'la ortaya çıkaran Microsoft, dünyanın en zengin yazılım şirketi haline geldi.

IBM, Lotus Development Corp'u satın aldı.

Tarih: Temmuz 1995

Fiyat: 3.5 milyar dolar

IBM, Lotus Development Corporation'ın birçok yazılımından faydalandı, bunlar arasında en önemlisi ise Lotus Notes'du. 2008'de yaklaşık 145 milyon Lotus Notes lisansı satıldı.

Apple, NeXT'i satın aldı.

Tarih: 7 Şubat 1997

Fiyat: 404 milyon dolar

Satın almanın asıl değerinin NeXT CEO'su Steve Jobs'ı geri getirmek olduğunu düşündüğünüzde, Mac OS X bu alımın yanında bir güzel bir hediyeydi.

Microsoft, Hotmail'i satın aldı.

Tarih: 31 Aralık 1997

Fiyat: 500 milyon dolar

Windows Live Hotmail, hala dünyanın en büyük web tabanlı e-posta hizmeti.

HP, Compaq'ı satın aldı.

Tarih: 3 Mayıs 2002

Fiyat: 25 milyar dolar

Carly Fiorina'nın HP'deki CEO görevinin sonunu getiren satın alma, zaman içinde iyi bir hal aldı. HP, artık PC ve sunucu alanında yazdırma ve resim segmentine göre daha çok gelir elde ediyor.

Google, Android'i satın aldı.

Tarih: 17 Ağustos 2005

Fiyat: Açıklanmadı

Google onu satın alana kadar Android hakkında çok fazla şey bilinmiyordu. Ancak mobil işletim sistemi, 2010'un dördüncü çeyreğinde evrensel akıllı telefon pazarında en yüksek paya sahipti.

Lenovo, IBM'in PC bölümünü satın aldı.

Tarih: 8 Aralık 2005

Ücret: Açıklanmadı

Onlarca sene kişisel PC'lerle anılan IBM'in adı artık tüketicilere yönelik hiçbir istemci cihazında yok. Lenovo ise artık dünyanın en büyük PC üreticilerden bir tanesi.

AMD, ATI'yı satın aldı.

Tarih: 24 Temmuz 2006

Ücret: 4.3 milyar dolar

Geçirdiği zor zamanların ardından, AMD şimdi CPU-GPU teknlojisinde önemli bir yere geldi.

14.06.2011 12:11

Bilgisayar alırken nelere dikkat etmek gerekir?

Haber, Çocuğuna bilgisayar almayı düşünen aileler, bilgisayar alırken nelere dikkat etmesi gerekir?

Öğrencilerin yüzde 80’inin okulda çalışmak için ihtiyaç duyduğu, yüzde 70’inin evinde halihazırda bulunan ama eskimiş olan kişisel bilgisayar…

Bilgisayar alışverişi teknolojiye yakın olmayan tüketiciler için zaman zaman korkutucu olabiliyor. Özellikle ihtiyaçları sizden farklı olan çocuğunuz ya da çocuklarınız için alıyorsanız, bilgisayar alışverişi daha da zorlaşıyor. Dünyanın en büyük işlemci üreticisi Intel, çocuğunuza bilgisayar ararken aklınızda tutmanız gereken ipuçlarını hazırladı. İşte bilgisayar almaya giderken göz önünde bulundurmanız gereken sekiz temel soru.

1. Bilgisayarımı neye göre seçmeliyim?
Bilgisayar alırken dikkat edilmesi gereken en önemli bileşen kuşkusuz bilgisayarın beyni ya da kalbi diyebileceğimiz işlemcidir. İşlemci, bilgisayarın gerçekleştirdiği işlemlere temel oluşturan hesaplamaları yapar, bilgisayardaki işlemleri gerçekleştirir ve gerekli yerlere gönderir. Örneğin klavyedeki bir tuşa basmamız, fareyi hareket ettirmemiz birebir olarak işlemcide gerçekleşir. Bu nedenle işlemci seçimi çok önemlidir. Seçeceğiniz işlemcinin modeline ve hızına karar verirken, bilgisayarınızı ne amaçla kullanacağınızı ve onunla ne tür çalışmalar yapacağınızı göz önüne almanız gerekir. Özellikle grafik kalitesi yüksek oyunlar, mimarlık/mühendislik programları, yüksek işlemci kapasitesi gerektirir. Ancak bilgisayarı ağırlıkla yazı yazmak, internette dolaşmak ve sohbet etmek için kullanıyorsanız, en üst fiyat kategorisinden işlemci seçmenize gerek yok.

2. Nasıl bir bilgisayar almalıyım?

Tasarımına ve kullanım alanına bağlı olarak üç farklı seçenek karşımıza çıkıyor:

Dizüstü bilgisayar: Günümüzde dizüstü bilgisayarlar taşınabilirliği nedeniyle birçok bilgisayar kullanıcısının tercihi. Alt seviye dizüstü bilgisayarlar bile, 250 GB sabit disk kapasiteyle tüm işletim sistemlerini, Microsoft Office uygulamalarını ve diğer grafik yazılımlarını sorunsuz çalıştırıyor. CD/DVD okuyucu ve yazıcı özellikleri de bulunan dizüstü bilgisayarlar farklı çevre birimlerinin bağlanabilmesi için portlar da sunuyor. Masaüstü bilgisayarlara rakip sayılabilecek daha yüksek seviye dizüstü bilgisayarlar, günümüzde sürücü boyutu ve hızıyla orta seviye masaüstü bilgisayarlarla örtüşüyor. Kısaca bu bilgisayarlara hayallerinizin taşınabilir veri makineleri diyebiliriz. Ancak dizüstü bilgisayarlar söz konusu olduğunda dayanıklılık dikkat edilmesi gereken bir konu olarak öne çıkıyor. Standart sabit disk tabanlı cihazlar çalışır durumdayken hareket ettirilmeleri gerekiyorsa özen göstermeniz gerektiğini hatırlatalım. Bu sorunu SSD’si olan bir bilgisayar alarak çözebilirsiniz. Dizüstü bilgisayarların olumsuz olabilecek bir diğer yanı da ağırlık. Bu cihazlar modeline göre 2 kilodan daha az olabildikleri gibi, 4 kilonun üzerine de çıkabiliyor. Bu da tüm gün taşındıklarında sırt ağrısı yapabilecekleri, yaşı çok küçük olan çocuğunuzun vücuduna zarar verebilecekleri anlamına geliyor. O nedenle dizüstü bilgisayar seçerken ağırlığa dikkat etmek gerekiyor.

Netbook (Taşınabilir bilgisayarın ultra-taşınabilir versiyonu): Dizüstü bilgisayarlardan daha küçük, daha hafif, daha sade ve daha şık cihazlar olan netbook’lar, daha sınırlı bilgisayar işlem kapasitesine ihtiyaç duyan kullanıcılar için iyi bir çözüm. Netbook’lar, Word, PowerPoint ve Internet Explorer gibi giriş seviyesi programlar, göreceli olarak daha az depolama alanı ve çevre birimi erişimi gibi sınırlı ihtiyaçları olan kullanıcılar için ideal cihazlar olarak dikkat çekiyor. Bu cihazların olumsuz yanı, küçük kullanım alanı nedeniyle ergonominin sıkıntı yaratma ihtimali. Ama eğer çocuğunuz okul ödevleri için bir bilgisayara ihtiyaç duyuyorsa, sırt çantasına kolay sığacak bir cihaz istiyorsa ve sınırlı bütçeniz varsa netbook tercih edebilirsiniz.

Masaüstü bilgisayar: Daha fazla dayanıklılık, daha fazla depolama alanı ve aksesuvarlara daha kolay erişim isteyen gelenekselci insanlar için masaüstü bilgisayar hala iyi bir seçenek. Masaüstü bilgisayarınızda, makinenin gücüne paralel olarak istediğiniz monitör boyutunu kolayca seçebilir, böylece daha geniş ekran alanına sahip olabilirsiniz. Masaüstü bilgisayarların olumsuz yanı, herkesin bildiği gibi taşınmalarının zorluğu. Eğer bilgisayarınızı yanınızda taşımanız gerekmiyorsa ve yeterli alana sahipseniz çocuğunuza masaüstü bilgisayar almayı düşünebilirsiniz.

3. Hangi işletim sistemini tercih etmeliyim?

Halihazırda bilgisayarlar için dünün teknolojisi olan ama mevcut yazılım uygulamalarıyla hala fazlasıyla popüler olan Windows XP, 2007’den bu yana kullanılan Windows Vista ve 2009’da duyurulan ve neredeyse tüm yeni bilgisayarlarda kullanılan Windows 7 gibi çeşitli işletim sistemi seçenekleri bulunuyor. Elbette güvenlik önlemleri çok daha sıkılaştırılmış Windows 7’yi kullanmanızı öneriyoruz.

Öte yandan yine Intel işlemcinin güç verdiği Mac bilgisayarlarda, Apple’ın kendi geliştirdiği Mac OS işletim sistemleri kullanılıyor. Bunlar işletim sistemi, özellikle şık arayüzü ve dış tehditlere karşı korumalı olduğu için tercih edilebiliyor.

Bunlar dışında Linux tabanlı, yani açık kaynak kodlu, Pardus gibi işletim sistemleri de temel görevlerde sorunsuz performans gösteriyor. Ne var ki bazı çok özel yazılımlarda işletim sistemiyle uyumsuzluk yaşanma ihtimali var.

4. Günümüzde iyi sabit sürücü boyutu nedir?

Konu bilgisayar olunca hiçbir zaman çok fazla sabit disk alanınız olmaz. Çok küçük ve sadece birkaç uygulama ile (ya da Müzik ve video gibi özel dosyalar yüklendikten sonra) dolan bir sabit diske sahip olmak istemezsiniz. Bu konuda masaüstü bilgisayarlar en fazla seçeneği sunarlar. Dizüstü bilgisayarlar 640 GB’a kadar çıkabilir. Netbook’lar 160 GB ile 320 GB arası boyutta kapasite sunar. Bazı istisnalar olsa da, sabit disk boyutu büyüdükçe fiyat artar. Ana kural, alabileceğiniz en yüksek kapasiteli bilgisayarı almaktır. Bütçe kısıtınız varsa ya da kapasiteniz dolarsa da, bir harici disk alarak kapasitenizi artırabilirsiniz.

5. Ne kadar RAM’e ihtiyacım var?

Çoğu tüketici uygulaması, 2 GB RAM’e ihtiyaç duyar. Belirli bilgisayar işlem ihtiyaçları için eklemeler yapmak isterseniz ekstra para harcamanız gerekebilir. En küçük bilgisayarlar olan netbook’lar 512 MB’tan başlayarak en düşük RAM’i sunarlar ve en fazla 2 GB’a kadar olmak üzere en az yükseltme kapasitesine sahiptirler. Yine de bu sınıfta bir cihazla yapacaklarınız için bu kapasite yeterlidir. Grafik açısından yoğun programları ya da genel olarak çok fazla uygulama kullanacaksanız daha yüksek RAM tercih edin. Bazı makineler yine de yükseltme için uygun RAM eşlerine ihtiyaç duyabilir. Bu, bir defada her ikisi de aynı boyutta olan iki ayrı kart yerleştirmeniz gerektiği anlamına gelir. Diğer türlü, bilgisayar sadece en büyük RAM kartını tanır.

6. Ya oyun oynamayı seviyorsak?

Eğer çocuğunuza bir bilgisayar veriyorsanız, çevrimiçi ya da yüklenen oyunların da hayatına gireceğini kabul edin. Bunun için tüm masaüstü ve birçok dizüstü bilgisayarda bulunan GPU’yu, yani grafik işleme birimini göz önüne almalısınız.

7. Ya pil ömrü?

Genelde netbook ya da dizüstü bilgisayarınızla ne kadar çok şey yapmaya çalışırsanız ve bu bilgisayarlar ne kadar güçlüyse, pil ömrü o kadar kısa olur. Netbook üreticileri cihazlarının şarj edildikten sonra 12 saate kadar çalışabildiğini, dizüstü bilgisayar üreticileri de cihazlarının genellikle 8 saate kadar pil ömrü olduğunu duyururlar. Ama bunlar “ideal” koşullar altında geçerlidir.

8. Geçen yılın modelini ya da elden geçirilmiş bir cihaz mı almalıyım?

Eski model bilgisayar almak, geçen yılın arabasını almaya benzemez. Arabalar yıldan yıla çok değişmez ve bir arabanın ömrü ona nasıl baktığınıza bağlıdır. Ama sürekli teknolojik gelişmeler nedeniyle bilgisayarların ömrü yaklaşık 3 – 4 yıldır. Yükseltmeler bu ömrü birkaç yıl uzatabilir. Eğer çocuğunuz bilgisayarı sadece okul ödevleri için bir araç olarak kullanıyorsa, bilgisayarı ona liseye ya da üniversiteye kadar yetebilir. Bu noktada dikkat etmeniz gereken, alacağınız bilgisayarın garanti süresidir. Garanti süresinin uzun olması ve sadece el işçiliğini kapsamayan daha geniş bir garantisi olması önemlidir.

Teknolojik gelişmeler bilgisayarlara ve kullanıcılara daha fazla güç katıyor. Kısa bir süre öncesine kadar bilgisayar alırken bütçeniz yetmediği için sahip olamadığınız ya da daha azıyla yetindiğiniz bazı özelliklere, teknolojik gelişmeler sayesinde artık daha rahat sahip olabiliyorsunuz.

Örneğin:

Ekran çözünürlüğü: İster netbook, ister dizüstü ister masaüstü bilgisayar olsun, cihazdan bağımsız olarak ekranınızda gördüğünüz şeyler günlük kullanımınız için yeterlidir. (Oyun ya da daha yoğun grafik gerektiren programlar daha fazla ekran çözünürlüğü gerektirebilir) Standart çözünürlüğün dizüstü bilgisayarlarda 1440x900 dolaylarında, masaüstü bilgisayarlarda 1440 x 1080, netbooklarda da 1024x600 olmasını bekleyebilirsiniz.

Ethernet ve kablosuz ağ arayüz kartları: Bir zamanlar internet bağlantısıyla kablosuz bağlantı isteyenlerin tercih ettiği ethernet ve kablosuz ağ kartları günümüzde artık bilgisayarlarla birlikte standart olarak geliyor. Bilgisayarınızda olmasalar bile USB portları aracılığıyla bilgisayarınıza kolayca bağlanabiliyorlar.

Ekstra USB portları: Kablosuz klavye, mouse ve yazıcı erişiminin sağlanabildiği günümüzde bilgisayarınızda 6 port olması gerekmiyor. Birçok dizüstü bilgisayar ve netbook’un zaten 2 ya da 3’ten fazla portu bulunmuyor. Eğer daha fazla porta ihtiyacınız olursa, istediğiniz zaman bir USB hub’ı edinebilirsiniz.

Firewire, RCA, telefon ve Ethernet erişim portları: RCA portları dışındakiler, 2007’den sonra üretilen dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarla birlikte standart olarak geliyor. Ama kablosuz erişim ve çevirmeli bağlantının ortadan kalkmasıyla birlikte yakın zamanda tüm bu birimler demode olacak. Bazı üreticiler şimdiden yeni modellerine Firewire girişi koymaya başladılar bile.

RAM genişletme yuvaları: Her ne kadar bazı sınırlamalar olsa da, günümüzde her bilgisayar sanal olarak hafızayı genişletebilme yeteneği ile birlikte geliyor.

Web Kamerası: kamera da artık bilgisayarlarla, hatta bazı netbook’larla birlikte standart gelen bir özellik. Ancak dahili kameraların çoğunun 3 megapiksel dolaylarında, yani göreceli olarak düşük çözünürlüğe sahip olduğunu unutmayın. Bu yüzden isterseniz daha yüksek çözünürlüklü harici kameraları tercih edebilirsiniz.
 

14.06.2011 12:11

Bilgisayar alırken nelere dikkat etmek gerekir?

Haber, Çocuğuna bilgisayar almayı düşünen aileler, bilgisayar alırken nelere dikkat etmesi gerekir?

Öğrencilerin yüzde 80’inin okulda çalışmak için ihtiyaç duyduğu, yüzde 70’inin evinde halihazırda bulunan ama eskimiş olan kişisel bilgisayar…

Bilgisayar alışverişi teknolojiye yakın olmayan tüketiciler için zaman zaman korkutucu olabiliyor. Özellikle ihtiyaçları sizden farklı olan çocuğunuz ya da çocuklarınız için alıyorsanız, bilgisayar alışverişi daha da zorlaşıyor. Dünyanın en büyük işlemci üreticisi Intel, çocuğunuza bilgisayar ararken aklınızda tutmanız gereken ipuçlarını hazırladı. İşte bilgisayar almaya giderken göz önünde bulundurmanız gereken sekiz temel soru.

1. Bilgisayarımı neye göre seçmeliyim?
Bilgisayar alırken dikkat edilmesi gereken en önemli bileşen kuşkusuz bilgisayarın beyni ya da kalbi diyebileceğimiz işlemcidir. İşlemci, bilgisayarın gerçekleştirdiği işlemlere temel oluşturan hesaplamaları yapar, bilgisayardaki işlemleri gerçekleştirir ve gerekli yerlere gönderir. Örneğin klavyedeki bir tuşa basmamız, fareyi hareket ettirmemiz birebir olarak işlemcide gerçekleşir. Bu nedenle işlemci seçimi çok önemlidir. Seçeceğiniz işlemcinin modeline ve hızına karar verirken, bilgisayarınızı ne amaçla kullanacağınızı ve onunla ne tür çalışmalar yapacağınızı göz önüne almanız gerekir. Özellikle grafik kalitesi yüksek oyunlar, mimarlık/mühendislik programları, yüksek işlemci kapasitesi gerektirir. Ancak bilgisayarı ağırlıkla yazı yazmak, internette dolaşmak ve sohbet etmek için kullanıyorsanız, en üst fiyat kategorisinden işlemci seçmenize gerek yok.

2. Nasıl bir bilgisayar almalıyım?

Tasarımına ve kullanım alanına bağlı olarak üç farklı seçenek karşımıza çıkıyor:

Dizüstü bilgisayar: Günümüzde dizüstü bilgisayarlar taşınabilirliği nedeniyle birçok bilgisayar kullanıcısının tercihi. Alt seviye dizüstü bilgisayarlar bile, 250 GB sabit disk kapasiteyle tüm işletim sistemlerini, Microsoft Office uygulamalarını ve diğer grafik yazılımlarını sorunsuz çalıştırıyor. CD/DVD okuyucu ve yazıcı özellikleri de bulunan dizüstü bilgisayarlar farklı çevre birimlerinin bağlanabilmesi için portlar da sunuyor. Masaüstü bilgisayarlara rakip sayılabilecek daha yüksek seviye dizüstü bilgisayarlar, günümüzde sürücü boyutu ve hızıyla orta seviye masaüstü bilgisayarlarla örtüşüyor. Kısaca bu bilgisayarlara hayallerinizin taşınabilir veri makineleri diyebiliriz. Ancak dizüstü bilgisayarlar söz konusu olduğunda dayanıklılık dikkat edilmesi gereken bir konu olarak öne çıkıyor. Standart sabit disk tabanlı cihazlar çalışır durumdayken hareket ettirilmeleri gerekiyorsa özen göstermeniz gerektiğini hatırlatalım. Bu sorunu SSD’si olan bir bilgisayar alarak çözebilirsiniz. Dizüstü bilgisayarların olumsuz olabilecek bir diğer yanı da ağırlık. Bu cihazlar modeline göre 2 kilodan daha az olabildikleri gibi, 4 kilonun üzerine de çıkabiliyor. Bu da tüm gün taşındıklarında sırt ağrısı yapabilecekleri, yaşı çok küçük olan çocuğunuzun vücuduna zarar verebilecekleri anlamına geliyor. O nedenle dizüstü bilgisayar seçerken ağırlığa dikkat etmek gerekiyor.

Netbook (Taşınabilir bilgisayarın ultra-taşınabilir versiyonu): Dizüstü bilgisayarlardan daha küçük, daha hafif, daha sade ve daha şık cihazlar olan netbook’lar, daha sınırlı bilgisayar işlem kapasitesine ihtiyaç duyan kullanıcılar için iyi bir çözüm. Netbook’lar, Word, PowerPoint ve Internet Explorer gibi giriş seviyesi programlar, göreceli olarak daha az depolama alanı ve çevre birimi erişimi gibi sınırlı ihtiyaçları olan kullanıcılar için ideal cihazlar olarak dikkat çekiyor. Bu cihazların olumsuz yanı, küçük kullanım alanı nedeniyle ergonominin sıkıntı yaratma ihtimali. Ama eğer çocuğunuz okul ödevleri için bir bilgisayara ihtiyaç duyuyorsa, sırt çantasına kolay sığacak bir cihaz istiyorsa ve sınırlı bütçeniz varsa netbook tercih edebilirsiniz.

Masaüstü bilgisayar: Daha fazla dayanıklılık, daha fazla depolama alanı ve aksesuvarlara daha kolay erişim isteyen gelenekselci insanlar için masaüstü bilgisayar hala iyi bir seçenek. Masaüstü bilgisayarınızda, makinenin gücüne paralel olarak istediğiniz monitör boyutunu kolayca seçebilir, böylece daha geniş ekran alanına sahip olabilirsiniz. Masaüstü bilgisayarların olumsuz yanı, herkesin bildiği gibi taşınmalarının zorluğu. Eğer bilgisayarınızı yanınızda taşımanız gerekmiyorsa ve yeterli alana sahipseniz çocuğunuza masaüstü bilgisayar almayı düşünebilirsiniz.

3. Hangi işletim sistemini tercih etmeliyim?

Halihazırda bilgisayarlar için dünün teknolojisi olan ama mevcut yazılım uygulamalarıyla hala fazlasıyla popüler olan Windows XP, 2007’den bu yana kullanılan Windows Vista ve 2009’da duyurulan ve neredeyse tüm yeni bilgisayarlarda kullanılan Windows 7 gibi çeşitli işletim sistemi seçenekleri bulunuyor. Elbette güvenlik önlemleri çok daha sıkılaştırılmış Windows 7’yi kullanmanızı öneriyoruz.

Öte yandan yine Intel işlemcinin güç verdiği Mac bilgisayarlarda, Apple’ın kendi geliştirdiği Mac OS işletim sistemleri kullanılıyor. Bunlar işletim sistemi, özellikle şık arayüzü ve dış tehditlere karşı korumalı olduğu için tercih edilebiliyor.

Bunlar dışında Linux tabanlı, yani açık kaynak kodlu, Pardus gibi işletim sistemleri de temel görevlerde sorunsuz performans gösteriyor. Ne var ki bazı çok özel yazılımlarda işletim sistemiyle uyumsuzluk yaşanma ihtimali var.

4. Günümüzde iyi sabit sürücü boyutu nedir?

Konu bilgisayar olunca hiçbir zaman çok fazla sabit disk alanınız olmaz. Çok küçük ve sadece birkaç uygulama ile (ya da Müzik ve video gibi özel dosyalar yüklendikten sonra) dolan bir sabit diske sahip olmak istemezsiniz. Bu konuda masaüstü bilgisayarlar en fazla seçeneği sunarlar. Dizüstü bilgisayarlar 640 GB’a kadar çıkabilir. Netbook’lar 160 GB ile 320 GB arası boyutta kapasite sunar. Bazı istisnalar olsa da, sabit disk boyutu büyüdükçe fiyat artar. Ana kural, alabileceğiniz en yüksek kapasiteli bilgisayarı almaktır. Bütçe kısıtınız varsa ya da kapasiteniz dolarsa da, bir harici disk alarak kapasitenizi artırabilirsiniz.

5. Ne kadar RAM’e ihtiyacım var?

Çoğu tüketici uygulaması, 2 GB RAM’e ihtiyaç duyar. Belirli bilgisayar işlem ihtiyaçları için eklemeler yapmak isterseniz ekstra para harcamanız gerekebilir. En küçük bilgisayarlar olan netbook’lar 512 MB’tan başlayarak en düşük RAM’i sunarlar ve en fazla 2 GB’a kadar olmak üzere en az yükseltme kapasitesine sahiptirler. Yine de bu sınıfta bir cihazla yapacaklarınız için bu kapasite yeterlidir. Grafik açısından yoğun programları ya da genel olarak çok fazla uygulama kullanacaksanız daha yüksek RAM tercih edin. Bazı makineler yine de yükseltme için uygun RAM eşlerine ihtiyaç duyabilir. Bu, bir defada her ikisi de aynı boyutta olan iki ayrı kart yerleştirmeniz gerektiği anlamına gelir. Diğer türlü, bilgisayar sadece en büyük RAM kartını tanır.

6. Ya oyun oynamayı seviyorsak?

Eğer çocuğunuza bir bilgisayar veriyorsanız, çevrimiçi ya da yüklenen oyunların da hayatına gireceğini kabul edin. Bunun için tüm masaüstü ve birçok dizüstü bilgisayarda bulunan GPU’yu, yani grafik işleme birimini göz önüne almalısınız.

7. Ya pil ömrü?

Genelde netbook ya da dizüstü bilgisayarınızla ne kadar çok şey yapmaya çalışırsanız ve bu bilgisayarlar ne kadar güçlüyse, pil ömrü o kadar kısa olur. Netbook üreticileri cihazlarının şarj edildikten sonra 12 saate kadar çalışabildiğini, dizüstü bilgisayar üreticileri de cihazlarının genellikle 8 saate kadar pil ömrü olduğunu duyururlar. Ama bunlar “ideal” koşullar altında geçerlidir.

8. Geçen yılın modelini ya da elden geçirilmiş bir cihaz mı almalıyım?

Eski model bilgisayar almak, geçen yılın arabasını almaya benzemez. Arabalar yıldan yıla çok değişmez ve bir arabanın ömrü ona nasıl baktığınıza bağlıdır. Ama sürekli teknolojik gelişmeler nedeniyle bilgisayarların ömrü yaklaşık 3 – 4 yıldır. Yükseltmeler bu ömrü birkaç yıl uzatabilir. Eğer çocuğunuz bilgisayarı sadece okul ödevleri için bir araç olarak kullanıyorsa, bilgisayarı ona liseye ya da üniversiteye kadar yetebilir. Bu noktada dikkat etmeniz gereken, alacağınız bilgisayarın garanti süresidir. Garanti süresinin uzun olması ve sadece el işçiliğini kapsamayan daha geniş bir garantisi olması önemlidir.

Teknolojik gelişmeler bilgisayarlara ve kullanıcılara daha fazla güç katıyor. Kısa bir süre öncesine kadar bilgisayar alırken bütçeniz yetmediği için sahip olamadığınız ya da daha azıyla yetindiğiniz bazı özelliklere, teknolojik gelişmeler sayesinde artık daha rahat sahip olabiliyorsunuz.

Örneğin:

Ekran çözünürlüğü: İster netbook, ister dizüstü ister masaüstü bilgisayar olsun, cihazdan bağımsız olarak ekranınızda gördüğünüz şeyler günlük kullanımınız için yeterlidir. (Oyun ya da daha yoğun grafik gerektiren programlar daha fazla ekran çözünürlüğü gerektirebilir) Standart çözünürlüğün dizüstü bilgisayarlarda 1440x900 dolaylarında, masaüstü bilgisayarlarda 1440 x 1080, netbooklarda da 1024x600 olmasını bekleyebilirsiniz.

Ethernet ve kablosuz ağ arayüz kartları: Bir zamanlar internet bağlantısıyla kablosuz bağlantı isteyenlerin tercih ettiği ethernet ve kablosuz ağ kartları günümüzde artık bilgisayarlarla birlikte standart olarak geliyor. Bilgisayarınızda olmasalar bile USB portları aracılığıyla bilgisayarınıza kolayca bağlanabiliyorlar.

Ekstra USB portları: Kablosuz klavye, mouse ve yazıcı erişiminin sağlanabildiği günümüzde bilgisayarınızda 6 port olması gerekmiyor. Birçok dizüstü bilgisayar ve netbook’un zaten 2 ya da 3’ten fazla portu bulunmuyor. Eğer daha fazla porta ihtiyacınız olursa, istediğiniz zaman bir USB hub’ı edinebilirsiniz.

Firewire, RCA, telefon ve Ethernet erişim portları: RCA portları dışındakiler, 2007’den sonra üretilen dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarla birlikte standart olarak geliyor. Ama kablosuz erişim ve çevirmeli bağlantının ortadan kalkmasıyla birlikte yakın zamanda tüm bu birimler demode olacak. Bazı üreticiler şimdiden yeni modellerine Firewire girişi koymaya başladılar bile.

RAM genişletme yuvaları: Her ne kadar bazı sınırlamalar olsa da, günümüzde her bilgisayar sanal olarak hafızayı genişletebilme yeteneği ile birlikte geliyor.

Web Kamerası: kamera da artık bilgisayarlarla, hatta bazı netbook’larla birlikte standart gelen bir özellik. Ancak dahili kameraların çoğunun 3 megapiksel dolaylarında, yani göreceli olarak düşük çözünürlüğe sahip olduğunu unutmayın. Bu yüzden isterseniz daha yüksek çözünürlüklü harici kameraları tercih edebilirsiniz.
 

© 2011 Tüm hakları saklıdır.

Ücretsiz web sitesi oluşturun!Webnode

Giriş Sayfası Yap © 2011 Tüm hakları saklıdır. Nefretimsin